İzleyiciler

26 Kasım 2009 Perşembe

Bir Kendim Olsaydım

Bir çakmak olsaydım...
Ne bir sigarayı tutuşturabilirdim alevimle, ne de kendimden başkasını yakardı ateşim. Gazı tükenmiş cümlelere kıvılcımlar çakardım belki ama ne fayda! Kibrit dediğin pabuç bırakmazdı bana, bense zippo olmanın hayaliyle yaşardım. Ah doldursa biri gazımı!

Bir tuzlu fıstık olsam...
Soydaşlarımın arasında aynı kapta varolmaktan sıkılır dururdum muhtemelen. Tuzum derimden değil, derinden derinden... Farklı olacağım ya, antep fıstığını anlatırdım onlara, boş yere firar atme hayalleri kurardım kabımdan dışarı ya, ne fayda! Gittim mi gidiş o gidiş, dönmek olmaz geriye. Ne mezar ne cenaze, son yolculuk mideye...

Bir bataklık olsam sonra...
Kenarlarım tatlı sert, tam kalbim yumuşacık aman dikkat! Kendim bile korkardım tam oraya gitmeye, boğazına kadar sarıp sarmalar toprağım, kaçsanda kaçamazsın. İzim kalırdı her bedeninde ve ancak kar yağınca beni hatırlardın. Uzaktan uzaktan... Yağmur mudur beni besleyen, toprağın kendisi mi?

Bir seri katil olsam...
Seri başı olarak kendimi koyardım sıraya. Zaten ölüm değil mi mesele? Bana da ölüm sana da.. Ya da böceklerden başlardım işe, alıştırma olsun diye. Kaç böcek sonra ruhum alışırdı duruma; muamma. Tüm muammalar ilk sıraya...

Ve bir çocuk olsam yeniden...
Hiç ödün vermeden kendimden. Yaşanabilecek herşeyi yaşasam öylece. Sırılsıklam salak kalsam hayatın kendisine. Tüm oyunlar benim olsa ve ben yeniden kendim olsam. En büyük derdim erken yatmak olsa ve zevk almasam yine de geç kalkmaktan. O zaman büyür mü hayaller ve masal dinleyebilir miyim o zaman? Futbol oynayabilir miyim 10 saat boyunca, aralıksız. Çamurlara bulayıp ellerimi kendi çamur şehrimi inşa edebilir miyim bu sefer? Kalemimi yazmak için değil çizmek için kullanabilirdim o zaman. Üstelik kağıtlardan sadece uçak yapardım; kuşları gökyüzüne, dereleri sokağımın köşesine ve kendimi kendi kendime çizerdim; elf olmak bana kalmış...

Hiç yorum yok: