İzleyiciler

5 Ağustos 2010 Perşembe

ah nagihan ah

Kes sırıtmayı lan kereta. Ya da git başka yerde sırıt. Tam önümde durup -tam pişmiş kelle gibi- otuz bilmem kaç dişini -otuz olsa iyi. on beşi geçerse ne olayım- gerdire gerdire dikilmenin ne eğlencesi var? hadi onu da geç, ben niye tebessüm ederek bakıyorsam sana! sanki çok sevimli bir 'yerden bitme' olduğunu düşünüyormuşum gibi. siktir git lan!

utanılacak bir şey yapmıyorum! yapmıyorum. çok utanıyorum ama mesele o değil işte. sizin öyle düşünmemeniz gerek. utanılacak bir şey değil bu. Allah'ın her günü gelip şu sıvası dökülmüş duvarın önünde, gelip geçene ürkek bakışlar atarak, jöleli saçlarım, top sakalımla, düşük bel pantolonumla bekleyip durmanın nesi utanılacak şey olsun? hem sordum, babam bile yapmış vakti zamanında benim şu yaptığımı. çapkın erkekler, yok çapkın değil de erkek gibi olan erkekler, hani delikanlılığının hakkını verenler, hep yaparlarmış bunu. hay batasıca, ne zor işmiş.

ah nagihan ah. ille de istiyorsun ki... ille de ne istiyorsun bir bilsem. nah şurada dikiliyorum. bir bilsem ne istersin beyaz atlı prensinden -beyaz atı eksik kalmasın- bilsem yapıcam. öyle ya. böyle boş boş dikilip pencerenin önünde, arada cama çıktıkça -arada çıksan ya şu cama- kendimi sana göstermeye çalışmaktan başka ne yapmak lazım acaba. söylesen de bilmiş olsam. çiçek falan alıp kargoyla yollasam -kargo ne kadar acaba? hem o çiçeği kafaya yemek de var sokağın şu orta yerinde. sırf rezillik! söylesen de, ne istersin, bilmiş olsam...

bir de şu teyze! nasıl sinirim kalkıyor! işi gücü benle he! benim geldiğimi görünce, pembe yastığını alıp kolunun altına, iğrenç cırtlak pembesi, kolunun altına alıp nasıl da kuruluyor cam kenarına. insanda utanma olur, utanma! bari çaktırmadan bak, pis kocakarı! sanki utanılacak bir şey yapıyorum burda. senin oğlun olsa -kesin vardır, kesin- sanki o yapmayacak benim şu yaptığımı. erkek dediğin böyle yapar, teyzecim. tabi senin oğlun süt kuzusudur belki, ana kuzusudur belki, orasını bilemem. Peh! erkek işi bu, erkek. senin oğlun olsa ne dalga geçerdim onla. başka tarafa bak be! senin oğlun olsa, dikilse sevdiğinin kapısında böyle -süt kuzusudur o, süt- benim annem de böyle senin gibi, iğrenç pembe yastığı bile yok annemin, süt kuzusu oğlun, o ana kuzusu oğlun kim bilir nasıl utanırdı. halbuki ne var bunda utanacak...

neyse artık. daha da bekleyemem. saat de kaç olmuş! bugün de elimden geleni yaptım, çok şükür. erkeklik zor iş, zor. neyse ki elimden geleni yapıyorum işte. ah nagihan ah. iki dakkacık cama çıkaydın bari. artık biliyosun ki -biliyosun biliyosun, bilmen gerek artık- her gün gelip burda, tam şu durduğum yerde, seni bekleyip gözleyen biri var. iki dakkacık çıkar insan. hani hiç gönlü olmasa... anca bu kadar... garip millet şu kız milleti, çok bi garip millet, çok. iki dakkacık olsun bari... sanki ben bilmiyorum perdenin arkasından gizlice baktığını falan. ama olmaz bu iş, benden söylemesi, sen böyle utanırsan nagihan... ah, işte erkek olmak farklı bişey. ben utanıyo muyum bak -teyze başka yere bak artık, yemek falan pişir yahu git-, utanmakla olmuyo demek ki. hem ne varmış bunda utanacak... ah, canım nagihancım. öyle tabi, sen biraz yürekli olsaydın, şimdiye ohooo...

Hiç yorum yok: